Tekstil: Kısa Bir Tarihçe-Beklenen Son-Maliyet Ve Verimlilik
1980’li yıllarda tekstil sektöründe çalışmaya başladığımda sektörde Koç, Sabancı, Sapmaz, Dinçkök, Bezmen…Gibi sanayiciler ve SÜMERBANK vardı. Kısaca bir sanayi kültürü vardı. Özal’ın teşvikleriyle tekstil sektörüne girenlerin büyük bir çoğunluğu bu sanayicileri örnek aldılar.
Maalesef teşvikler sürdü ve bu sefer esnaf düşünceli kişiler ve kara para aklayıcıları sektöre girdi. Metrekareler büyüdü, zihinler küçüldü.
Bu süreçte köklü sanayiciler tekstilde çıktı. Sümerbank kapatıldı.
Avrupa’da birinciyiz dediğimizde Türkiye 1.5-2 milyon kişiyle 25-30 milyar dolarlık ihracat yaparken Avrupa aynı sayıdaki çalışanla 150-200 milyar dolarlık ihracat yapıyordu. Üstelik işçilik onlarda ülkemize göre kat be kat fazlaydı.
Teknik tekstil üreten Hans, burada ortaklık yapacağı Hasan’ı bulamadı. Teşviklerle kolay para kazananlar teknik tekstil alanına yatırım yapmadılar. Yapmadılar zira bu alanda zeka seviyesi yüksek kişilerle çalışmaları gerekiyordu. Nasılsa basit ürünle para kazanıyorlardı.
Sonra Çin rakibimiz oldu. Şimdi o da rakibimiz değil, Rakip ülkeler Pakistan, Bangladeş ve Vietnam…
Bu satırları şundan yazdım. Son Hometeks fuarına katılanlar yüksek işçilikten şikâyet ediyorlar. Acı acı güldüm. Şundan eminim. Devlet işçilik ve enerjiyi ben ödeyeceğim desin çok değil 3 yıl sonra aynı j-kafalar REKABET EDEMİYORUZ diyecekler…Gelelim diğer konuya…
MALİYET ve VERİMLİLİK
Son on-on beş yıldır tekstilde ağızdan düşmeyen tek kelime maliyet. (Enerji konusuna daha sonra değineceğim). Sürekli olarak maliyetler kurtarmıyor sözü neredeyse selam niyetine kullanılıyor.
Sanayici zihniyetine sahip patronlar varken sektör kazanıyordu. Sendika vardı, toplu sözleşme vardı. 4 maaş ikramiye vardı…Sektörde gelişme vardı… Teşvikler devam edince “Bu işte para var” diyenler sektöre girdiler. Kapasite büyüdü ama esnaf zihniyeti hâkim oldu. Gelişme durdu. Basit ürünlerle para kazanıldı. Teknik tekstil ihmal edildi. Rakip önce Çin oldu. Sonra Hindistan, Vietnam, Bangladeş oldu. Yarın Kuzey Afrika ülkeleri olacak.,
Bu süreçte alım ofisleri de kraldan çok kralcı olup fiyatları aşağıya çektiler. Rakip ülke işçilerinin kötü çalışma şartlarına göz yumulurken burada her türlü zorluğu çıkardılar. Sonunda UCUZ üretim devri bitti.
Bitti de ne oldu? Aynı zihniyet fabrikalarını ülke dışına taşıdı. 5 yıl sonra nereye taşıyacaklar, taşıyacak yer bulabilecekler mi bilmiyorum?
Bu süreçte unutulan bir şey var:
VERİMLİLİK. Doksanların sonunda Türkiye’den tanınmış bir iş adamı Polonya’da bir konfeksiyon kurdu. İşçi ücreti düşüktü. Kumaş orada dikilip Almanya’ya satılacaktı. Paraya para demeyecekti. Üç yıl sonra kapattı. Evet ücretler düşüktü ama verimlilikte düşüktü.
Bir ara başta Romanya Balkan ülkelerinde binlerce kişinin çalıştığı konfeksiyon fabrikaları açıldı. Avrupa kapılarını açınca çalıştıracak işçi bulamadılar. Bir sonraki yazımda Özbekistan ve Mısır’a değineceğim.

